Öne Çıkan Yayın 20 Mart 2012 yazım

Erdoğan’a Askeri Darbe?

Yoo hayır bu kez, başka bir “fantezi”i üzerinde düşünmeye çağırıyorum: Cemaat, denetlemeye başladığı TSK’yı, Erdoğan’a karşı kulla...

31 Temmuz 2015 Cuma

PKK Neden RTE’yi Başkan Yapmaya Soyundu?

Şüphesiz öyle bir niyeti olduğunu düşünmüyorum, ama başlatıp yaygınlaştırdığı silahlı eylemleriyle, RTE’nin erken seçimle parlamento çoğunluğunu ele geçirme niyetleri için fitili ateşledi. Bunu yazıp duruyorum. Şimdi biraz daha ayrıntısına bakacağım.
PKK’nın silahlı eylemlere girişmesinin nedenlerini nasıl anlamalıyız?
Silahlı saldırı, yakma-yıkma, suikast benzeri terör eylemlerini yoğunlaştıran PKK neyi amaçlıyor, bu eylemleriyle siyasi hedeflerine ulaşabileceğini mi düşünüyor?
1) İlk bakmamız gereken nokta, HDP’nin, Selahattin Demirtaş’ın başarısıdır. Yazmıştım: Yüzde 13’ü aşan oy ve 80 milletvekili, HDP’ye Türkiye’nin tüm sorunlarına sahip çıkma ve Türkiye’ye yönetmeye aday bir Kürt partisi olma olasılığını ve yolunu açtı (oldu demiyorum). Kürt meselesi ancak bu çerçevede, Türkiye’nin birliği ölçüsünde makul bir çözüm şansı yakalayabilir.
HDP, PKK’nın salt Kürt hedeflerine kilitli öncüleriyle değil, Türkiye’nin birliğini savunan, gerektiğinde PKK’yı eleştiren Türk solcu ve demokratlarıyla da bütünleştiği ölçüde başarıyla ilerleyebilir. Kürtlerin önemli bir çoğunluğu, Türkiye’nin ta kendisidir. Ayrılmak istemez, bütünleşik bir gövdedir. Bu ülkemizin büyük şansıdır. Ada’daki dostlarım, bu ülke hepimize yeter demekte ve makul bir çözüm istemektedir.
2) S. Demirtaş’ın başarısının sonucu olarak, Kürt meselesinde siyasi mücadelenin zemini genişlerken, PKK’nın silahlı mücadele alanı daraldı. Her ne kadar HDP’nin kuruluşunda, belediye başkan adaylarının ve milletvekillerinin belirlenmesinde, PKK’nın birinci/ikinci derecede etkisi olsa bile. Sonuçta iki ayrı güçlü gövde ortaya çıktı. Bu süreçte, bu gövdelerin karşılıklı durmaları kaçınılmazdır.
3) PKK belirleyici denetimin elinden kaçmakta olduğunu gördü. Seçimlerden hemen sonra, Demirtaş’ı eleştirmeye başladı. HDP seçim sonrası pasif bir siyaset izliyor, dedi; Demirtaş’ın olası bir AKP-CHP koalisyonuna dışarıdan destek açıklaması yapmasına “kabul edilemez” dedi. Hemen 10 maddelik deklarasyonu hayata geçirmesini istedi. Kandil’in neredeyse tüm askeri liderleri bu tür eleştiriler yaptı. PKK’lı unsurları Türkiye’ye yolladıklarını ve en son olarak da silahlı mücadeleye başladıklarını açıkladılar. Tabii 6-8 Ekim 2014 Diyarbakır kalkışması ve 50’yi aşkın insanın ölümü, PKK’nın siyaset üzerindeki silahlı vesayetini hep sürdürme kararlılığını gösteriyordu.
4) PKK’nın terörü ön plana alma kararında, IŞİD’e karşı mücadelede Batılıların desteğini alması, gözdesi olması ve meşruiyet kazanması büyük rol oynadı. Batılılar PKK’nın ağır darbeler yemesini istemez. Nitekim, Türkiye’nin operasyonlarına NATO bile “orantısız güç” kullanılmamasını istedi. ABD ve Batı bu yolda uyarılar yaptı. ABD, Irak Başbakanını bile konuşturttu.
5) Tabii ki, “Çözüm Süreci’nde Türkiye’de, kentler dahil, silahlı örgütlenmesini geliştirmesi de, PKK’ya “ben yaparım, boyun eğdiririm” özgüveni verdi.
6) PKK, teröre başlayarak, Kürt meselesinde, HDP’ye hıza veriyor ve belirleyici konumunu da koruduğunu gösteriyor. Bundan sonra silah mı siyaset mi, ikilemi içinde, PKK tabii ki silah, çünkü bu noktaya silahla geldim, diyor. PKK için Kürt meselesini bir an önce istediği çözüme ulaştırmaktan başka bir politika yok. Bu açıdan, PKK Türkiye değil. HDP’ye de, sen de Türkiye (Türkiye siyasal tablosunun, mücadelesinin bir parçası) olma diyor.
7) PKK silahla aslında HDP’yi de Meclis dışına itiyor. RTE’nin de hesabı bu, HDP’yi baraja takmak. En azından yüzde 1 oyu geri almak. Bir CHP milletvekili dostum “Saadet’ten de en az yüzde 1 ve MHP’den de bir o kadar oy alma” hedefinden bahsediyor. RTE’nin hesabı yüzde 3 oy artışı üzerinde. Tabii evdeki hesap bu..
8) HDP varlığını büyüterek sürdürmek ve gerçekten de etkin bir muhalefet gücü olmak istiyorsa, PKK’yı eleştirmesi, silaha kesin karşı çıkması gerekir. HDP-PKK ayrışması bu anlamda gerçekleşmezse, silahlı terörün siyasal destekçisi ve uzantısı olarak, HDP’nin güç kaybetmesi kaçınılmazdır.
9) PKK’nın yeni bir Ortadoğu vizyonu kazanması da, Türkiye’ye silah dayatmayı sürdürmesinin diğer bir nedenidir: Suriye Kürdistanı, PKK’nın yeni üssü, toprağı, örgütlenme ülkesidir. Üstelik IŞİD’e karşı Batı’nın desteğini alması da bunu meşrulaştırdı. Türkiye’nin Güneydoğusunu da Suriye’nin bir parçası olarak gören bir vizyon gelişti. Bu nedenle PKK güçlü olduğunu hissettiğinde silahı sık sık kullanır. Zayıflayınca biraz, barışı öne süren bir politikaya dönebilir. Geçmişte hep böyle oldu.
10) Suriye Kürdistan’ı PKK için şarttır. Çünkü Irak’ta faaliyetleri ve tüm Kürdistan için liderlik talepleri, Barzani ile ciddi çatışma yaratıyor. Barzani’nin son operasyonlara verdiği destek, bunun dışavurumudur. Ayrıca Barzani- PKK çatışması yıllardır biliniyor, ortak bir kongre bile toplayamadılar.
11) Ayrıca PKK Güneydoğu Anadolu’yu yeraltından denetimi altında tutuyor. Tüm HDP’li belediyeleri de. Dolayısıyla, tüm bu egemenliklerinin tek kaynağı silah ve şiddettir. Amacına ulaşıncaya kadar terketmeyi düşünmeyeceği.
12) Son bir nokta daha: PKK Ağrı- Iğdır’dan güneye kadar olan büyük bir bölgeyi adım adım kontrol altına almaktadır. Sinan Ogan’ın Müyesser Yıldız’a verdiği ve Odatv’de yayımlanan söyleşisi ilginçtir. Eski Ermenistan bölgesi tamamen PKK’nın kontrolüne geçmektedir..
Terörün egemen olduğu bir ülkede hiç kimse kazanmaz. Ne özgürlükler ne demokrasiyi genişletme ne anayasal hak ve özgürlükleri savunma.. hiç bir şey. Ne IŞİD’e karşı etkin mücadele...
RTE’nin güç kazanma olasılığı artar, hepsi bu...
Sanırım ülke bu yolda ilerletiliyor.
--30 Temmuz 2015 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet, Orhan Bursalı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder